Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs)
Kuyruk sokumunda ve kaba etlerin arasında yer alan çukurdaki ciltte; ufak toplu iğne başı büyüklüğünde bir delik ve apse odağı ile başlayan, zamanla cilt altına geçip büyüme ve yayılma eğilimi olan iltihabi hastalıktır.
Tıbbi olarak Sinus Pilonidal, Pilonidal Sinüs, Kist Dermoid Sakral gibi farklı adlarla anılıyor olsa da Kıl Dönmesi olarak bilinir. Sıklıkla traş (temizlik) sonrası yüz, koltuk altı ve pubik bölgede çıkan ufak kıl dönmeleriyle karıştırılır. Dolayısıyla basite alınır ve tedavisi önemsenmez. Ancak kuyruk sokumu (sakrokoksigeal) bölgesinde görülen bu hastalığın hem oluşma nedeni hem de tedavisi farklıdır ve can sıkıcıdır.
Kıl Dönmesi, Neden ve Nasıl Oluşur?
Pilonidal Sinüs hastalığında rol oynayan ana unsur; kuyruk sokumunda toplanan veya biriken serbest kıl ve pamukçuklardır. Her ne kadar ana unsur kıl olsa da ilave olarak kolaylaştırıcı faktörlere ihtiyaç duyulur. Bu faktörler;
1. Vücudun kıllı olması ve günlük dökülen (serbest) kıl miktarının fazla olması,
2. Serbest kıllar için vakum gibi emici etki yaratan kalça yapısı (kaba etler arası yarığın-vadinin daha dar ve derin olması),
3. Aşırı terlemeye bağlı olarak kaba etler arası yarığın uzun süre nemli kalıp pişik yapması,
4. Kaba etler arasındaki yarıkta yer alan çatlak ve yara izleri,
5. Uzun süre ve öne doğru kaykılarak oturma alışkanlığı,
6. Bu bölgede biriken serbest kıl ve pamukçukların zamanında uzaklaştırılmaması (kötü hijyen).
İşte tüm bu faktörlerin etkisi altında; dökülen serbest kıl miktarının fazla olduğu, vakum gücü ve fiziksel aktivitenin (terlemenin) yüksek olduğu, kaykılarak oturmaya meraklı genç yaş grubundaki erkeklerde kıl dönmesi hastalığına daha fazla rastlanır.
Serbest kıllar, mikroskobik olarak balık sırtı gibi bir yapıya sahiptir. Kuyruk sokumunda biriken bu kıllar; zamanla tabanda yer alan cildi, matkap gibi delerek cilt altına geçer ve yayılıp ilerler. Sahip olduğu bakterilerle birlikte enfeksiyona yol açar. Böylece “KIL DÖNMESİ” dediğimiz enfeksiyonun temeli atılır. Bundan sonra, devam eden bu faktörlerin etkisine bağlı olarak farklı formlarda ve farklı sıkıntılarla gün yüzüne çıkar. Sessiz Pilonidal Hastalık, Pilonidal Apse, Kronik Pilonidal Hastalık ve Kronik Komplike Pilonidal Hastalık gibi...
Kıl Dönmesi, Nasıl Teşhis Edilir?
Kuyruk sokumunu gözle görme imkânı olmadığı için sıklıkla iç çamaşırda kirlenme ve kötü kokulu akıntı, ağrı ve şişlik sıkıntılara yol açar.
Hastalığın teşhisi; neden olduğu sıkıntılarla gelen hastaların gözle yapılacak bölge muayenesi ile konur. Şikayetler dinlendikten sonra yüzüstü yatırılır, kabalar el yardımıyla aralanır ve kuyruk sokumu görünün hale getirişlir. Hemen hemen her zaman, kabalar arasındaki orta olukta, makatın birkaç cm üstünde, hastalığın başlangıç yeri olan ufak delikler (pits) veya sinüs ağızları görülür.
1. Sessiz (Asemptomatik) Pilonidal Hastalık; Kuyruk sokumundaki ciltte, orta hatta ve makatttan yaklaşık 3-5 cm uzaklıkta, bir veya birden fazla, içinde kıl olmayan bir veya birden fazla ufak delik (pit/sinüs) görülür. Sıklıkla bir başka sebeple muayene edilen hastalarda saptanır. Tüm hastalarının yaklaşık %10'unu oluşturur. Herhangi bir sıkıntıya yol açmadığı sürece bu şekilde kalmasında sakınca yoktur.
2. Pilonidal Apse; Hastalığın sıklıkla gün yüzüne çıktığı ve ilk farkedildiği şeklidir. Kuyruk sokumundaki olukta birden ortaya çıkan ağrılı-şişlik, kızarıklık ve hassasiyetle kendini belli eder.
3. Kronik Pilonidal Hastalık; Sıklıkla kendi kendine veya cerrahi olarak boşalan Pilonidal apsedeki iltihabın tam olarak geçmediği ve kronikleştiği şeklidir. Hastaların çoğu ağrılı durumun geçtiğini, ancak iltihabi akıntının bir türlü geçmediğini belirtir. Buna bağlı olarak aralıklı olarak belirginleşen ve iç çamaşırda kirlenmeye yol açan ağrısız ama pis kokulu bir akıntıdan şikayetçi olunur.
4. Kronik Komplike Pilonidal Hastalık; Adı üstünde kronik hastalığın tekrarlayan apse atakları ile kendini gösterdiği komplike şeklidir. Çok daha geniş bir alana yayılır ve irili ufaklı çok sayıda sinüs ağzına sahiptir. Akıntılara ilave olarak sık tekrarlayan ağrılı şişlik dönemleri ile kendini belli eder.
Kıl Dönmesi, Nasıl Tedavi Edilir?
Kıl dönmesinde, her hastaya uygulanacak veya her hastaya iyi gelecek, en iyi ve tek bir tedavi şekli yoktur. Hastalığın şekline ve yayılma durumuna göre farklı tedaviler uygulanır. Günümüzde geniş cerrahi eksizyonlar yerine çok daha sınırlı müdahaleler tercih edilmektedir.
Sessiz (Asemptomatik) Pilonidal Hastalık, sıklıkla tedavi gerektirmez. Ancak cillte kızarıklık ve enflamasyon bulguları olduğu takdirde antibiyotik verilir ve takip edilir. Pilonidal apse formunda ise acil olarak apsenin boşaltılması (drenajı) gerekir. Apsenin rastgele herhangi bir yerden boşalması (patlaması-akması) yerine orta hat dışında bir yerden boşalması sağlanır. Böylece hastalık kontrol altına alınır ve yayılımı engellenir.
Kronik Pilonidal Hastalıkta ise hastalığın durumuna göre cerrahi (ameliyatlı) veya cerrahi-dışı (ameliyatsız) tedavi yöntemleri tercih edilir.
Tek veya birbirine çok yakın bir-iki sinüs deliği olan küçük kronik pilonidal hastalıkta cerrahi dışı tedaviler tercih edilir. Ameliyathane dışında, sınırlı uyuşturma (lokal anestezi) ile hastalıklı sinüs içine çeşitli kimyasal (fenol ve gümüş nitrat) / termal (lazer) ajanlar uygulanır yada hastalıklı sinüsler açılıp temizlenir (kistotomi) veya daha sınırlı alanda kesip çıkarılır (Mikrosinüsektomi).
Sinüs ağızlarının birbirinden uzak ve hastalığın yaygın olduğu komplike veya nüks kronik pilonidal hastalıkta ise cerrahi-dışı tedaviler, sıklıkla yeterli olmaz. O yüzden cerrahi tedaviler tercih edilir. Bu kapsamda hem tekrarlama riskini hem de iş-güç kaybını düşürmek için daha geniş alanda kesip çıkarma ve parça kaydırma (eksizyon+flep) yöntemleri önerilir. Çok farklı parça kaydırma yöntemi olsa da günümüzde en sık Karydakis ve Limberg flep kullanılır.
AnalCerrahi olarak...
Komplike nüks etmiş Kronik Pilonidal hastalıkta nüks riskini azaltmak için kesip çıkarma şeklini değiştirerek Limberg flep yöntemini modifiye ettik. 2010 mayıs ayı itibariyle 152 hastaya ulaşan bu çalışmamızı yara hattını orta hattan uzaklaştıran bir yöntem olarak yayınladık.
Aralık 2007 ile Haziran 2009 yılları arasındaki ilk 100 hasta bilimsel çalışmaya dahil edildi ve takibe alındı. Bu bilimsel çalışma; 2015 yılında, ortalama 42 (35-55) aylık takip sonrasında “Flag Excision and Flap Procedure: a Novel Modification for Off-Midline Closure After Pilonidal Sinus Excision" adıyla yayınlandı.
Güncelleme:17.10.2023