Anismus (Makatta kasılma)
Dışkılama sırasında makatın yeterince gevşetilip açılamaması veya tam tersine sıkılması sebebiyle yaşanan işlevsel makat darlığına Anismus adı verilir. Artan gereksiz ıkınma ve zorlanmaya rağmen “dışkı, makat ağzına geliyor ama çıkmıyor” tarzı tıkanıklık hissi ile tuvalette tam boşalamama ve rahatlayamama, makatta ağrı ve kanama gibi şikayetlere yol açar. Ayrıca tuvaletten birkaç saat sonra makatta ıslaklık, akıntı ve kirlenme gibi sıkıntılar da eşlik edebilir.
Anismus, Neden ve Nasıl Oluşur?
Normal dışkılama; dışkı çıkışını kolaylaştıran kas ve reflekslerin uyumu sayesinde rahat ve sorunsuz bir şekilde gerçekleşir. Ama bu süreçte ön şart, dengeli ve sürdürülebilir beslenme ile desteklenmiş sıkışma hissidir (rektal duyumdur). Yani karın ağrısı ve şişkinliğinin verdiği rahatsızlık hissiyle değil veya tuvalete çıkmam lazım yoksa kabız olacağım endişesiyle değil veya hazır evden çıkmadan tuvalete de gideyim derdiyle değil veya gün içersinde bir daha uğraşmamayım düşüncesiyle değil de dışkının makat ağzına geldiği ve arkada ucunda, bir dolgunluk ve rahatsızlık hissi oluştuğu zamanda (ihtiyaç hissiyle) tuvalete gidilmelidir. "Müdür kim?.." fıkrasında olduğu gibi müdürün kim olduğu unutulmamalıdır. Tuvalet aşamasında ise ...
♦ Tuvaletin alaturka (yer tipi) veya alafranga (klozet) olup olmadığı çok da önemli değildir. Asıl olan doğru ve uygun dışkılama pozisyonunun alınmasıdır.
♦ Sonrasında üç-beş defa yavaş ve derin diyafram nefesi alınıp verilerek Pelvik taban ve makat kaslarında yeterli gevşeme sağlanır ve sıkışma hissi belirginleştirilir.
♦ Belirginleşen sıkışma hissi ile iyice ucuna gelen dışkı, rektumun sağladığı itici güçle ve sıklıkla da ek bir desteğe(ıkınmaya) ihtiyaç duymadan kendiliğinden çıkar. Ama bazen, dışkı kıvam ve kalınlığındaki artışa paralel olarak ek bir desteğe ihtiyaç olur. İşte bu durumlarda karın kaslarının sağladığı kısa aralıklı/süreli ek destek eşliğinde (doğru ıkınma (nefes vererek) hamlesiyle) dışkılama mümkün olur. Her iki durumda da asıl olan; dışkının "yılan" gibi kayarak ve yavaş yavaş çıktığının hissedilmesidir. Ki ancak bu sayede sorunsuz tam bir boşalım ve rahatlama mümkün olur.
Normalde her bebek, dışkılama için gerekli tüm bu ihtiyaçlara sahip olarak doğar. O yüzden ihtiyacı geldiğinde, hiç düşünmeden ve rahat bir şekilde dışkılama yapar.
Buna rağmen birçok kişi, çocukluk yıllarından kalma "hijyenik!.." veya "sosyo-psikolojik!.." öğretilerin etkisiyle dışkılamayı kontrol etmeye, hatta "yellenme" kaygısıyla her daim makatı sıkmaya çalışır. Hatta bir abdestle 2-3 vakit namaz kılmayı, tuvalet tutup ertelemeyi bile maharet(!) sayanlara rastlanır. Bu kişilerin çoğunlukla anı yaşamak yerine yarını planlamayı tercih eden plancı, kaygılı, hesapçı, savunmacı veya telaşlı, içe kapanık ve kontrolcü bir kişilik yapısına sahip oldukları gözlenir. Rahat edemedikleri için her yerde ve her tuvalete girmeyip ertelemeyi seçerler. Ama "kabızlık" kaygısıyla düzenli olarak hergün tuvalete gidip çıkarmayı(!) da ihmal etmezler. Sonra da "kabız değilim" derler...
Kalın bağırsakların daha düzenli çalışmasını sağlamak için düzenli olarak hergün aynı saatte, tuvalete gidip oturulması ve beklenmesi önerilir. Burada asıl amaç, hem tuvalete sıkışma hissi eşliğinde ihtiyaç olarak gitmeyi sağlamak hem de tuvaletteki dışkılamayı sıkışma hissiyle kolaylaştırmaktır. Ama çoğu kişi, bu süreci ihtiyaç olmaktan çıkarıp görev haline dönüştürür ve gitmişken de dışkılamaya(!) çalışır. Allah aşkına, çişiniz gelmeden tuvalete gidip yapmaya çalışıyor musunuz? Bi düşünün...
Diğer taraftan birçok kişi, dışkılamanın da bir yolu yordamı olduğunu düşün(e)mez. Anneden aldığı "Ihhlaaa da çıkar!.." öğretisiyle nefes tutarak karnını sıkar ve dışkılamaya çalışır. Dışkının, gevşeyince değil de sıkınca çıkacağına inanır ve karnını sıkarken, ister istemez makatı da sıkar(!). Sonra da "ıkınmadan çıkmıyor ki!.." der... Hayvanlara bir bakın, dışkılama sırasında ıkınıyorlar (karınlarını sıkıyorlar) mı?
Tüm bu hatalı düşünce ve davranışlar, zamanla "Alışkanlık" haline dönüşür ve "Normal(!)" kabul edilir. Geldik mi yine aynı yere... Kullanıcı Hatası!..
Sonuç; Aklı ile kı.ını yönetenler... Gün gelir, Aklı kı.ında yaşamaya başlar...
Dışkılamayı kolaylaştırmak yerine zorlaştıran bu veya buna benzer tüm hamlelerin bir sonucu olarak "Anismus" adı altında, dışkılamayı islevsel açıdan güçleştiren/zorlaştıran sıkıntılar yaşanmaya başlar.
Anismus, sıklıkla zor dışkılama, paradoksal puborektal kontraksiyon (zıt puborektal kasılma) veya puborektal uyumsuzluk (Puborectal Dyssynergia), dissinerjik defekasyon (uyumsuz dışkılama) veya Spastik Pelvik Taban (Spastic Pelvic Floor) gibi farklı adlarla anılır. Dışkılama sırasında makatta yeterli gevşeme ol(a)madığı için makatın vajinismusu da denebilir. Tek farkla… Vajinismus girişe, Anismus ise çıkışa izin vermez. Anismus= Ani(Anüs) + Spasmus (Spazm) = Makatta kasılma
Anismus Belirtileri...
Anismus’da hastadan hastaya değişmekle birlikte, genel olarak dışkılama güçlüğü (dışkı çıkış güçlüğü tipi kabızlık) sıkıntılarına rastlanır. Ama hastaların büyük bir kısmı; kabız olmadığını ve dışkılamasının normal(?) olduğunu, düzenli olarak tuvalete gidebildiğini ve sorun yaşamadığını, zaman zaman kabızlık (peklik) olsa da beslenmeye dikkat ettiği takdirde geçtiğini ifade eder.
Sıklıkla da yıllar içerisinde gerek geçen yılların gerekse değişen beslenme ve dışkılama alışkanlıklarının etkisi altında makatta yanma-sızlama veya zonklayıcı ağrı ve kanama gibi sıkıntılarla gün yüzüne çıkar. Ama bu süreç, yine dışkıyı yumuşatarak (beslenmeyle, çayla veya ilaçla) veya ihtiyacı olmasa dahi düzenli olarak hergün tuvalete giderek veya tuvalete gitme sıklığını artırarak geçiştirilir.
Dışkıyı yumuşatmaya yönelik tüm bu çabalara rağmen rahat bir dışkılama mümkün olmaz. Makat ağzına gelen dışkının kendiliğinden veya ufak bir destekle çıkması mümkün olmaz. Tıkanıklık hissi oluşur. Hasta karnını sıktıkça (ıkındıkça), çoğunlukla da keçi pisliği gibi azar azar ve sert bir şekilde veya yumuşak ama ince çaplı dışkılama yapabilir. Dışkı cıvık olduğunda ise patlayıcı tarzda ve tek atımlık ani boşalma olur, klozet batar. Dolayısıyla dışkılama olur ama her halukarda rahatlama olmaz.
Sıklıkla "kabız değilim ama tuvalete de çıkamıyorum veya yaparken zorlanıyorum veya elle müdahale etmem gerekiyor." dedirtir.
Hastalar günde bir veya gün aşırı tuvalete gider ama tam boşalamama veya “daha bitmemiş hissi” nedeniyle tuvalette uzun kalır ya da tuvalette kısa kalır ama günde birden fazla veya peşpeşe tuvalete giderek peyderpey boşalım yapar. Yani Kabızlık bir şekilde devam eder.
Ayrıca kadınlarda, doğum sürecinde yaşanan stresle (gereksiz veya yanlış ıkınmayla) veya doğum sonrası yetersiz beslenmeyle de tetiklenebilir. Ki Anismus'u olan kadınların büyük bir kısmı, ebe karnına basmadan normal doğum yapamaz. Nedeni gayet basittir... Nefes tutarak ıkındığı için pelvik taban kaslarını, dolayısıyla makatla birlikte doğum kanalını da sıkıp kapatıyor. Sonra da ebelere veryansın(!) ediyorlar...
Anismus'da dışkının yumuşak veya sert olması fark etmez. Karnını sıkarak (gereksiz ıkınma) ve zaman zaman da zorlanarak (ıkınmanın katmerlisi) dışkılayabilir. Dolayısıyla makat, her tuvalette açılmaya zorlanır ve tahriş olur. Makattaki bu zorlanmanın sıklık ve şiddetine paralel olarak yanma sızlama şeklinde başlayıp sonrasında zonklayıcı hale dönüşen, bazen de bacağa doğru yayılan ağrı ile makatta kanama, şişlik ve memeleşme olur. Bu durumdaki hastaların birçoğu; altta yatan Anismus yerine, yaşam konfor ve kalitesini bozan makat sorunları nedeniyle makat hastalıklarına (Hemoroid Hastalığı ve Anal Fissür (Çatlak) gibi) odaklanır. Ama rahatlama olur mu? Tabii ki hayır...
Anismus'u olan hastaların yarısından fazlasında rektal duyum azalır ve dışkılama ihtiyacı (sıkışma hissi) geç oluşur (Rektal hiposensitivite). Dolayısıyla dışkılama (sıkışma) hissi yerine düzenli olarak hergün veya karın ağrısı/şişkinlikle ve sıklıkla da "kabız olacağım" korkusuyla tuvalete gidilir. Bu sefer dışkıda sertleşme ve kalınlaşma olur, "makat ağzına geliyor ama çıkmıyor" tarzı tıkanıklık hissi belirginleşir, dışkılama için şiddetli ıkınma (zorlanma) gerekir. Bu nedenle hastalar, dışkı yumuşatıcı (ilaç, ot, çay…) kullanmaya, sağdan soldan bastırmaya veya parmakla içerden boşaltmaya başlar. Ya da kabızlık korkusuyla ihtiyaç olarak değil de görev icabı düzenli olarak hergün, bir veya iki defa tuvalete gidip çıkarmaya çalışılır. Ama karnını sıkmadan (ıkınmadan) da dışkı çıkaramaz. Bu süreçteki birçok hastada ya tuvalet öncesi kontrolsüz gaz kaçakları yada tuvaletten sonraki ilk birkaç saatte, sıklıkla da yürüyüş ve yellenme sonrasında makatta sümüksü akıntı- kirlenme, kaşıntı ile pis koku oluşabilir.
Diğer taraftan, hastaların büyük bir kısmı; seçici olduğunu ve her yerde, çok rahat tuvalete gidemediğini, daha çok bildiği ve rahat ettiğini (ev gibi) düşündüğü tuvaletleri tercih ettiğini ve çoğunlukla da sesli gaz çıkardığını ifade eder. Hatta yellenmek için bile tuvalete gittiğini veya tuvalette daha rahat gaz çıkarabildiğini belirtir. Ayrıca birçok hastanın karnını sıkmadan dışkı çıkaramadığı ama bu gereksiz ıkınmaları da normal(?) kabul ettiği ve "ıkınmadan çıkar mı?" dediği gözlenir.
Anismus, sadece dışkılama problemleriyle ortaya çıkabildiği gibi "Pelvik Taban Dissinerjisi" adı altında, sadece işeme ve/veya cinsellik sorunlarıyla da belirginleşebilir. Ağrılı ve kesik kesik işeme, ağrılı cinsel ilişki, erken boşalma veya sertleşme kusuru gibi..
Anismus’da yaşanan sıkıntılar, önlem alınmadığı takdirde yıllar geçtikçe çeşitlenip şiddetlenmeye devam eder. Hatta ileri yaşlarda, tüm bu sorunlara ilave olarak kontrolsüz gaz kaçakları, tuvalete zor yetişme ve kaçırma tarzı abdest tutamama sorunları eklenir.
İleri yaşlarda Abdest tutamama şikayeti yaşayan hastaların %20'ye yakın bir kısmının geçmişi, yıllardır devam eden kabızlık hikayeleri ile doludur.
Anismus'a 20’li yaşlardan itibaren tek başına rastlamak pek mümkün değildir. Yıllardır devam eden gereksiz ıkınmaların veya zorlanmaların bir sonucu olarak sıklıkla Hemoroid, Anal Fissür gibi makat hastalıklarıyla ve/veya Rektosel, Rektal Mukozal Prolapsus, Rektal Intussusception, Rektal Hiposensitivite, Pelvik Taban Düşüklüğü gibi dışkılama güçlüğüne yol açan diğer yandaş hastalıklarla birlikte olur. Ancak yıllar geçtikçe, devam eden gereksiz ıkınma hamleleri nedeniyle yandaş hastalıkların hem sayısı hem de şiddeti artar. O yüzden "belki geçer" diye beklemek veya idare etmeye çalışmak yerine, bir an önce "rahat ve sorunsuz dışkılama" için çözüm arayışına girilmelidir.
Anismus, Nasıl Teşhiş Edilir?
Yukarıda tanımlandığı gibi ister dışkılama isterse de makat sorunlarıyla gelsin, tüm hastalar; önce dinlenir ve detaylı bir şekilde sorgulanır. Sonrasında anal muayeneye alınır. Pelvik taban ve makat kaslarının sıkma ve ıkınma hamlelerine verdiği cevaplar değerlendirilir. Bu süreçte Anismus olduğu düşünülen hastalarda; hem tanıyı kesinleştirmek hem de eşlik edecek olası yandaş hastalıkları belirlemek için ileri tetkiklere (Balon Atılım Testi, Anal Manometri (HRAM), Baryum Defekografi, 3D Endoanal Ultrason) ihtiyaç duyulur.
• Balon Atım Testi : Basit bir tarama testi olup Manometri ve Defekografi gibi ileri tetkikleri yapma imkanı olmayan merkezlerce tercih edilir. Bu test, Anismus tanısını kesinleştirmekten ziyade hastada Anismus olmadığını kanıtlamak için faydalıdır. Ucunda balon olan ince bir katater makat içine yerleştirilir. Balon, 50ml kadar ılık suyla şişirilir. Hasta oturur pozisyona alınır ve balonu (temsili dışkıyı) çıkarması istenir. 1dk nın altında bir sürede ve rahat bir şekilde çıkarırsa Anismus’dan uzaklaşılır.
• Anal Manometri : Dışkılama sürecini (makatın abdest tutma ve erteleme ile dışkılama yeterliliğini, sıkışma hissi ve refleksleri) işlevsel açıdan inceler. Günümüzde, daha detaylı ve hassas inceleme için 12/24 kanallı ve yüksek çözünürlüklü (HRAM) olarak yapılır. Anismus teşhisi için rektoanal (itme-gevşeme) uyumu değerlendiren itme (ıkınma) testi kullanılır. Bu sayede hastanın dışkılama sırasında hem karnını yeterince sıkıp sıkmadığı, hem de makatı yeterince gevşetip açabildiği veya tam tersine kasıp kapattığı rakamsal olarak ortaya konur. Dışkılamayı taklit eden ıkınma testi sırasında (normal bir dışkılama sürecinde); rektum içi basınç değerleri yükselirken anal kanal içerisindeki basınç değerlerinin düşmesi beklenir. Ama Anismus'da bu uyum bozulur ve dışkılama güçleşir. Bu uyum bozukluğu (dissinerjik defekasyon paterni); Anal Manometri bulgularına göre 4 farklı tipte tanımlanır (Bknz: Anal Manometri.com).
Normal | Tip I Dissinerji | Tip II Dissinerji | Tip III Dissinerji | Tip IV Dissinerji |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
• Defekografi (İlaçlı Dışkılama Filmi) : Dışkılama sürecini birebir taklit eder. Bu sayede altta yatan ve dışkılama güçlüğüne yol açan yapısal ve işlevsel anormallikleri belirleyen bir incelemedir. Anismus düşünülen hastalarda yatar vaziyette çekilen MR defekografi yerine daha fizyolojik bir pozisyonda (oturur vaziyette) çekilen Baryum defekografi önerilir. Bu sayede hem Anismus'u hem de olası yandaş anormallikleri tespit etmek çok daha kolaylaşır. Normal dışkılama sürecinde pelvik taban (puborektal ve makat) kasları, rahat bir şekilde esneyip gevşer ve makat ağzı açılır. Ancak Anismus'da bu mümkün olmaz ve dışkılama süreci, işlevsel açıdan güçleşir. Anismus, Defekografi bulgularına göre 3 alt tipte değerlendirilir. (Bknz: Defakografi.com)
► Normal Dışkılamada, Pelvik taban kaslarındaki gevşemeyle birlikte Anorektal açı 20°den fazla genişler, makat (anal kanal) ise 15 mm den fazla açılır.
► Tip 1 (Anal Tip) Dissinerjide, Anorektal açı 20°den fazla genişler, makat ağzı ise 15 mm’den az açılır.
►Tip 2 (Puborektal Tip) Dissinerjide, Makat ağzı 15 mm’den fazla açılır ama Anorektal açı 20°den az genişler (Puborektal dirsek kaybolmaz veya anal kanal boyu kısalmaz).
► Tip 3 (Miks Tip) Dissinerjide ise hem Anorektal açı 20°den az genişler (Puborektal dirsek kaybolmaz veya anal kanal boyu kısalmaz) hem de anal kanal 15 mm’den az açılır.
• 3D Endoanal Ultrason (360°) : Doğrudan Anismus teşhisinden ziyade ayırıcı tanıda kullanılır. Makat iç kasında kalınlaşma, iç ve dış kaslarda hasar olup olmadığı, submukozal kalınlık ve puborektal kas hareketliliği değerlendirilir. Özellikle ayırıcı tanıda, Herediter internal anal sfinkter hipertrofisi için faydalıdır.
Anismus'da Tedavi Yaklaşımı...
Anismus'da temel amaç; dışkılamayı kendi akışına bırakmak, dolayısıyla rahatlatıp kolaylaştırmaktır. Ancak Anismus'da yaşanan dışkılama güçlüğü; çoğunlukla önemsenmeyen veya farkına varılmayan kullanıcı hatalarından kaynaklanır. O yüzden Anismus tedavisinin temelini kullanıcı eğitimi oluşturur.
Bu çerçevede, sıklıkla görev icabı değil de ihtiyaç olarak tuvalete gitmeyi, tuvalette ise diyafram nefes eşliğinde gevşemeyi ve doğru ıkınmayı öğreten gevşeme odaklı Biofeedback Terapiden faydalanılır. Ama bu terapi, hem çok kolay hem de çok zordur. Evet, çok kolaydır. Çünkü istenilen şeyleri yapması çok kolaydır. Evet, çok zordur. Çünkü "doğru" diye bilinen yanlış alışkanlıklardan arınmak kolay değildir. Gevşeme odaklı biofeedback terapi, kendi içerisinde birbirini tamamlayan birkaç aşamadan oluşur.
Biofeedback Terapi; balık yemeyi değil, balık tutmayı öğreten bir süreçtir. Öğrenirsen, balık yersin. Yoksa...
1♦) Gevşeme odaklı Biofeedback Terapiye farkındalık eğitimi ile başlanır. Ancak bu eğitim için detaylı sorgulama ve muayene bulguları kadar Baryum Defekografi, Anal Manometri ve Endoanal Ultrason bulguları da gereklidir. Ki bu ileri tetkikler sayesinde hastanın hem "doğru" diye bildiği yanlışları hem de mevcut durumunu tüm çıplaklığı ile ortaya konmuş olur. Sonrasında tespit edilen bu yanlışları (kullanıcı hatalarını) algılayıp fark etmesi için detaylı bilgilendirme aşamasına geçilir. Bu aşamada, farkındalığı artırmak için yapılan ileri tetkiklerin görsel öğeleri de kullanılır. Ama çoğu hasta için bu farkındalık ve devamı olan kabullenme süreci, hiç kolay olmaz veya zaman alır. Malum, doğamız gereği kendimize suç bulmayı sevmeyiz. Ayrıca çoğu hastanın kafasında; “nasıl yani? Bu yaştan sonra sı.mayı mı öğreneceğim?” tarzı düşünceler oluşur. Ki bu tarz düşünceler de kabullenme ve hatalardan arınma sürecini, ister istemez zorlaştırır veya uzatır.
2♦) Farkındalık eğitimi ve kabullenme sürecinden sonra diyafram nefes eşliğinde dışkılama eğitimine geçilir. Bu aşamada öncelikle diyafram nefesinin nasıl alınıp verilmesi gerektiği öğretilir. Ama bu aşama da çoğu hasta için kolay değildir. Hiç düşünmeden ve çok rahat bir şekilde diyafram nefesi alıp vermeyi öğrendikten sonra diyafram nefes eşliğinde (doğru) dışkılama eğitimine başlanır. Karşılıklı birebir uygulanan bu eğitimde; nasıl besleneceği, ne zaman tuvalete gidileceği ile tuvaletteki doğru pozisyonun ne olacağı, tuvalette pelvik taban ve makat kaslarının nasıl gevşeteceği ve dışkı çıkışının nasıl destekleneceği (doğru ıkınma) anlatılarak gösterilir. Hasta, durumuna göre 15 gün veya bir ay sonrasına kontrol için çağrılır. Yaptıkları ve yapamadıkları, konuşularak gözden geçirilir. Gerekirse süreç uzatılır ve takibe devam edilir. Bu süreçte rahat ve sorunsuz dışkılamaya ulaşıldıkça başarılı olunur (Bknz: Diyafram Nefesi).
Gevşeme odaklı Biofeedback Terapi; hiçbirşey anlatmadan sadece makata bir prob yerleştirip sık-bırak veya kegel egzersizi şeklinde sık-gevşet eğitimi değildir. Sık-Gevşet (Kegel dahil) tarzı tüm egzersizler; pelvik taban zayıflığı nedeniyle abdest tutamama veya kaçırma sorunu olan hastalarda tercih edilir ve kuvvetlendirme odaklı Biofeedback Terapi olarak tanımlanır. Dolayısıyla Anismus tedavisinde kullanılmaz.
3♦) Bu son aşama ise "söylenen herşeyi aynen yapıyorum ama rahatlama olmuyor" diyen hastalara uygulanır. Bu süreçte çeşitli görsel/işitsel geri bildirim yapan Biofeedback cihazları, ihtiyaç durumuna göre tek veya çoklu seans olarak kullanılır. Kullanılan prob ve cihaz sayesinde, hastanın "aynen yapıyorum" dediği herşey kontrol edilerek neyi ne kadar ve doğru yapıp yapmadığı belirlenir ve hastaya gösterilir. Elde edilen bu sonuçlar (geri dönüşler) doğrultusunda gevşeme odaklı Biofeedback terapiye kaldığı yerden (sıklıkla da bir önceki aşamadan) devam edilir. (Bknz: Biofeedback Terapi)
Anismus tedavisinde sadece gevşeme odaklı Biofeedback Terapiyle %70-80 gibi yüksek bir oranda başarı mümkündür. Tabii ki Anismus konusunda deneyimli ve teknik donanımlı bir klavuza sahipseniz... Tabii ki kullanıcı farkındalığı ve uyumu sağlayabiliyorsanız... Tabi ki Rektal hiposensitivite (Rektal duyum azlığı) gibi yandaş hastalıklara sahip değilseniz...
Diğer taraftan Anismus’u olan hastaların büyük bir kısmı; pek önemsemedikleri veya geçiştirdikleri için dışkılama sıkıntıları yerine makatta ağrı, şişlik ve kanama gibi makat şikayetleri veya hastalıkları (Hemoroid, çatlak gibi) nedeniyle muayene olur. Bu hastalarda, sıklıkla makat sıkıntılarına (hemoroid, çatlak gibi) odaklanılır ve altta yatan Anismus gözden kaçırılır. Uygulanan hemoroid, çatlak tedavilerine (ameliyat dahil) rağmen altta yatan Anismus nedeniyle dışkılama güçlüğü devam eder. Dolayısıyla devam eden gereksiz ıkınmalara paralel olarak makata her tuvalette yüklenme olur. Bu yüklenmelerin şiddet ve sıklığına paralel olarak da makattaki yaralar iyileşemez veya iyileşme süreci uzar. Hatta çatlak iyileşse bile makattaki ağrılar, yanma-sızlamalar bir türlü bitmez. Sonra da "kabız (ıkınmamaya) olmamaya çalışın, kabız olursanız (ıkınırsanız) tekrarlar" denilen hastalardan olunur.
Anismus'da kişinin kendi yapacağı gevşeme odaklı Biofeedback Terapi dışında, dışardan alabileceği bir destek (kasılmayı engelleyen ve yeterli gevşemeyi sağlayan özel bir ilaç tedavisi veya ameliyat şekli) yoktur. Ama gevşeme odaklı Biofeedback Terapi, Botoks enjeksiyonuyla, ve/veya uygun vakalarda (maksimal dinlenim basıncı ortalama 100mmHg'nin üstünde ve makat iç kas kalınlığı 3mm'nin üstünde olan) vakalarda LİS (sfinkterotomi-kas gevşetme) ameliyatı ile desteklenebilir. Bu sayede ilk etapta gevşeme odaklı biofeedback terapi ile elde edilen başarı oranı artırılabilir.
Botoks enjeksiyonu ve veya LİS, Anismus sorunu olan hastalarda tek başına tedavi edici bir unsur değildir. Destekleyici olarak kullanılır.
Anismus'da tedbir alınmadığı takdirde, ilerleyen yaşla birlikte devam eden gereksiz ıkınma ve zorlanmalara da paralel olarak Rektosel boyutunda artış, Pelvik Taban düşüklüğünde ilerleme (dinamik tipten fiks tipe geçiş), Rektal Mukozal Prolapsus'dan Rektal Intussusception'a dönüşüm gibi yandaş hastalıklarda kötüleşme olur. Dolayısıyla ilerleyen (>35 yaş) yaşlarda, makat sorunlarından ziyade dışkılama güçlüğü sorunları ön palan çıkmaya başlar. Hatta kabızlığın bir komplikasyonu olarak gelişen kontrolsüz gaz kaçakları, tuvalete zor yetişme yoksa kaçırma gibi abdest tutamama sorunlarına bile rastlanır.
AnalCerrahi olarak bizim tercihimiz...
Tedavi için "çözüm, sorunun içinde gizlidir" deyiminden yola çıkılır ve sadece muayene ile yetinilmez. Bu süreçte yatarak yapılan MR Defekografi yerine oturarak yapılan Baryum Defekografi, Yüksek Çözünürlüklü Anal Manometri ve 3D Endoanal Ultrason gibi ileri tetkikler de yapılarak tanının, doğru ve eksiksiz olması sağlanır. Tüm bu detaylı inceleme sonuçlarına göre hastalar, öncelikle kullanıcı eğitimi (gevşeme odaklı Biofeedback terapiye) alınarak belli bir oranda rahatlatılır. Sonrasında hastada var olan ve dışkılamayı güçleştiren yandaş hastalıkları da ortadan kaldırıp, dışkılamayı iyice rahatlatmak için Botoks enjeksiyonu (gerekirse) destekli cerrahi (LaserÖtesi) tedavi modeli uygulanır. Bu sayede "bir taşla iki kuş vurma" misali, hem rahat hem de sorunsuz dışkılama hedefine ulaşılır.
İlgili Konular...